Bauhaus Sanat Akımı, modern tasarımın ötesinde bir eğitimi, bir stilin ötesinde de ekonomik, kültürel ve toplumsal yeniliği ve gelişimi ifade eder. 1850 yılında Avrupa’da etkilerini gösteren bu akım hayatın birçok alanında, hatta sanayi ile sanatın birleştirilmesinde etkili olmuştur.
Bauhaus’ta nesnel yaklaşım temel alınmıştır. Bu akım; sanatçının, taklitçilikten uzak, tamamen özgür tasarımını ortaya çıkarmasını sağlamıştır. Daha yenilikçi fikirlerle sanatçının ve zanaatkarın sanayi ile buluşması, ortak çalışması sağlanmıştır. Bu gelişmeler insan hayatında oldukça önemli yeniliklerdir.
Bauhaus Sanat ve Tasarım Okulu
Bauhaus, Walter Gropius tarafından 1919 yılında Almanya’nın Weimar şehrinde kurulmuş bir okulun adıdır. Mimar Walter Gropius, 1919’da yazdığı Bauhaus manifestosunda şunu söyler: “Sanat artık belli bir kesimin lüksü olmaktan çıkıp geniş kitlelere hitap etmeli ve halk tarafından tecrübe edilmelidir. Amaç, tüm sanat dallarını yeni mimarinin kanatları altında birleştirmektir.”
Almanya’da kurulan bu okul, aslında bir sanat hareketeydi. Yeni hayatın, yeni fikirlerin başlangıcını temsil ediyordu. Savaş sonrası bu okul endüstri, sanat ve zanaati modernist bir şekilde birleştirmiştir. Sözcük olarak “Yapı evi” anlamına gelen Bauhaus, özgürlükçü bir görüş ile sanat ile seri üretimin bir arada yapılabileceğini göstermiştir. Sanayiye hizmet eden bir sanat akımıdır.
Mimari, tasarım, sanat alanında yepyeni akımlar oluşmuş, ünlü sanatçılar yetiştirmiştir. Sanat, zanaat, mimari ve teknolojiyi iç içe geçiren bu eğitim, öğrencileri hem kolektif hem bireysel çalıştırarak dengelemiştir. Mimaride, endüstride ve şehir planlamasında bu akım yenilikler getirmiştir. Hatta bütün sanat dallarını etkilemiştir. Okulun bir diğer başarısı cinsiyet eşitliğini savunmuş, kadınların bu alanlarda eğitim almasını teşvik etmiştir.
1919’dan 1925’e kadar Weimar‘da, 1925’ten 1932’ye kadar Dessau‘da, 1932’den kapandığı 1933’e kadar ise Berlin‘de faaliyetini sürdüren okul, sadece 14 yıl boyunca eğitim verebilmiş, 1933’te Hitler’in baskısı ile kapatılmıştır.
Okul kapatıldıktan sonra da Amerika’ya giden öğretmenler bu sanat akımını bütün dünyaya yaymıştır. I. Dünya Savaşı’ndan sonra yeni dünyaya yeni bir bakış açısı sunan bu akım, endüstri, sanat ve zanaat birleşmesini savunup, uygulanması ile modernist çizginin oluşmasını sağlamıştır.
Kısa ömrüne rağmen, izleri bugün de görülmekte olan bu okul, bir ekol haline gelmiştir.
Bauhaus Sanat Akımı Nasıl Ortaya Çıktı?
Modernleşme ile birlikte, insanlar yeni bir hayat oluşturmaya çalışmış, çevresini, evini ve evin içini dekore ederken, kullandığı materyallerin tasarımlarında değişiklik yapmaya ihtiyaç duymuştur. İşte tam da burada Bauhaus Akımı devreye girmiştir.
Şöyle ki bu akım için yeninin yani modernin tasarımı olduğunu söylemek gerekir. Bu akım hayatın birçok alanında etkili olmuştur. Çünkü Bauhaus hem bir okul hem bir sanat akımıdır. Zamanla bir üretim merkezine dönüşmüştür.
Bauhaus Sanat Akımı Özellikleri
Sanat ve endüstriyi sentezleyen bir akımdır. Sanayi devrimi ile artan üretim hızının gelişmesine ve ürünlerin hem estetik hem fonksiyonellik özelliği kazanmasına sebep olmuştur. Bu nedenle Bauhaus akımı sanatçıları aynı zamanda birer zanaatçı olarak görülür. Bauhaus Sanat Akımı’nın temelinde sadelik ve işlevcilik vardır. Onun için ihtişam ve gösterişten uzaktır. Bu akım, üretilen eserlerin ucuz ve kalıcı olmasını hedefler. Bir şey amacına uygun tasarlandığında, güzelliğin kendiliğinden geleceğine inanılır.
Günümüzde mimarların saydam dış cephe modelleme sistemi kullanması buna örnektir. Mobilyalardaki sert hatlara sahip geometrik formlarda sıklıkla kullanılmaktadır.
Tüm bu yönleriyle bakıldığında Bauhaus Sanat Akımı, mimari yapılarda işlevselliği benimsemesi, yalınlığı esas alması, referanslarının insan ihtiyacına göre kullanılması, geometrik dengeye sahip ve net hatları olan sanat eserlerinin hedeflenmesi gibi özellikleriyle sanat ve tasarım dünyasına birçok noktada etki etmiştir.
Bauhaus Sanat Akımının Başlıca Sanatçıları
Sanayi ile sanatın sentezinden doğan, usta Bauhaus sanatçılarını da kısaca tanıyalım.
Walter Gropius: Alman mimar, Bauhaus’un kurucusudur.
Ludwig Mies Van Der Rohe: Mimariye minimalist yaklaşım getirmiştir. Ünlü Barselona sandalyesi ile tanınmaktadır.
Wassily Kandinsky: Form psikolojisini öğreten, çalışmalarında çeşitli şekil ve renklerden ilham almış olan, ünlü soyut bir ressamdır. Marcel Breuer koltuk tasarımı ile ünlüdür.
Paul Klee: Wassily Kandinsky ile birlikte bir resim atölyesi yöneten Alman sanatçıdır.
Josef Albers: Bauhaus’un ünlü hocalarındandır. Renk psikolojisi ve kompozisyon ile ilgilenmiştir. Cam ve mobilya tasarımı üzerine etkili atölye çalışmaları vardır.
Herbert Bayer: Bauhaus okulunun ilk tipografi sanatçısıdır, “Universal Typeface”in tasarımcısıdır.
Johannes Itten: Renkleri sıcak ve soğuk olarak adlandıran, İsviçreli bir ressamdır. Ayrıca günümüzde sıkça kullanılan renk çemberi, Johannes Itten tarafından oluşturulmuştur.
Marianne Brandt: Alman ressam, fotoğrafçı, heykeltıraş ve metal ustasıdır. Eşsiz geometrik formlarıyla tasarımlar yapmış, çay demliği ile ünlüdür.
László Moholy-Nagy: Macar tasarımcı, tipografi ve fotoğrafçılığı birleştirerek, ifade biçimini oluşturan Typophoto’nun yaratıcısıdır.
Lilly Reich: Bauhaus’ta iç tasarım ve mobilya tasarımı öğreten multi disipliner bir tasarımcıdır.